Çorum’un Boğazkale ilçesinde yaklaşık 8 bin yıllık geçmişe sahip Hattuşa Ören Yeri, Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde Roma dönemine ait Satala Antik Kenti ile Kars’taki Ani Ören Yeri’ndeki kazı çalışmaları, geçmişi bugüne taşıyor.
Hititlerin başkenti Hattuşa’ya ev sahipliği yapan Çorum’un Boğazkale ilçesinde 1906’da başlayan arkeolojik kazı çalışmaları, 117 yıldır devam ediyor.
Yaklaşık 8 bin yıllık geçmişiyle Hattuşa’nın hem Anadolu hem de dünya tarihi açısından önemli bir merkez olduğunu vurgulayan Schachner, burada yapılan kazılarda insanların Kuzey Anadolu’da ilk yerleşik hayata geçmesinden döneminin süper gücü Hititlerin yönetim şekline kadar birçok önemli konuda bilgi sahibi olabildiklerini vurguladı.
Bölgede milattan önce 6 binli yıllardan bugüne yaşamın nasıl süregeldiğini, şehirlerin nasıl kurulduğunu ve kaybolduğunu, insanın çevre ile ilişkisini geniş bir yelpazede inceleme fırsatı bulduklarını dile getiren Schachner, Mezopotamya ve Mısır dışında bir coğrafyada 400 yıl boyunca çok geniş coğrafyayı yönetecek bir devlet yapısı kurabilen Hititlerin kültürünü keşfedebildiklerini kaydetti.
Satala Antik Kenti
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde Roma döneminde askeri karargah olarak kullanılan Satala Antik Kenti’nde ise kazı çalışmaları 2017’den beri devam ediyor.
Roma İmparatorluğu döneminde sınırı muhafaza etmek amacıyla askeri karargah olarak kullanılan antik kentte çalışma yapan ekip, lejyon (Eski Romalılarda piyade ve süvarilerden oluşan askeri birlik) kalesi ve mezarlara yoğunlaştı.
Ekip, 1,5 aylık kazı sırasında kaleye ait temel izlerine, çok sayıda kılıç ve mızrak kalıntısı ile çok kollu büyük demir şamdana ulaştı.
Anadolu’ya ilk giriş kapısı olan Ani’de kazılar 1892’de başladı!
Kafkaslar’dan Anadolu’ya ilk giriş kapısı olma özelliği taşıyan ve 2016’da UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen, Kars’ta bulunan Ani Ören Yeri’ndeki saklı tarihin gün yüzüne çıkarılması için 1892 yılından bu yana farklı dönemlerde kazı çalışması yapılıyor.
Çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan ve surlar, cami, katedral, saray, kilise, manastır, tapınak, hamam, köprü ile bir bölümü yıkılmış kapalı pasajdan oluşan yaklaşık 25 kadar önemli yapının ayakta kaldığı Ani’deki kazılar sürüyor.
Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ani Ören Yeri Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, 2016’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Ani Ören Yeri’nin Kars’ın 45 kilometre doğusunda, Türkiye-Ermenistan sınırının sıfır noktasında bulunduğunu söyledi.
Anadolu’daki Türk-İslam şehirciliğinin ve Anadolu’daki Türk İslam mimarisinin de başlangıç noktasını Ani’nin oluşturduğunu ifade eden Arslan, şöyle konuştu:
“Halen kazıların devam ettiği büyük hamamda, geçen yıl dünyadaki ilk suda doğumu ortaya çıkartan bir taş küvet çıkarttık. Bugün bilimsel literatürde dünyadaki ilk suda doğumun 1803 yılında Fransa’da gerçekleştiği yazarken bu keşif, aslında dünyadaki ilk suda doğumun 12. yüzyılda Anadolu’da ve Ani’de gerçekleştiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Tabii bu durum aynı zamanda 12. yüzyıldaki Türk İslam medeniyetinin, Türk İslam biliminin de ulaştığı seviyeyi göstermesi açısından son derece önemli.”
“Mezar odalarından oluşan mezarlığı ortaya çıkarttık”
Kazıların Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kafkas Üniversitesinin ortaklığında devam ettiğini belirten Arslan, “Özellikle Katedral’in yani Fethiye Camisi’nin hemen karşısında ortaya çıkarttığımız mezarlık ise Türk-İslam döneminin Anadolu’daki ilk mezarlığı olması bakımından son derece önemli. Burada kare bir kaide üzerinde 8 gen gövdeli bir kümbet kalıntısıyla birlikte etrafında sandukalardan ve akıt dediğimiz mezar odalarından oluşan büyükçe bir mezarlığı da ortaya çıkarttık.” dedi.
Arslan, kazılarda, Orta Çağ’a ait sırlı ve sırsız seramikler, çok sayıda taş, cam, kemik, metal ve ahşap buluntulara da rastlandığını sözlerine ekledi.
Kaynak: Anadolu Ajansı
2001 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Bahçelievler Aydın Doğan Lisesinde Gazetecilik eğitimi aldı. Öğrenimine İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tarih Bölümünde devam etmektedir. Pek çok projede rol aldıktan sonra Tarihî Haber’i kurdu.