Müjdat Karagülmez’in Türkiye Cumhuriyeti ve Macaristan arasında 1923’te imzalanan dostluk anlaşmasından, iplerin koptuğu 1938 yılına kadar iki devletin siyasi ilişkilerini konu alan “Türkiye-Macaristan Siyasi İlişkileri” kitabı Türk Tarih Kurumu Yayınları tarafından yayınlandı. Kitaba seçkin kitapçılardan ve online kitap satış platformlarından erişebilirsiniz. İyi okumalar.
Türkler ve Macarlar tarihleri boyunca birbirleriyle yoğun temaslar kurmuşlardır. Özellikle XIX. yüzyıldan itibaren ilişkilerin giderek yoğunlaştığı görülürken, Türkoloji ve Turancılığın ortaya çıkması iki milleti daha da yakınlaştırmıştır. Bu pozitif havanın devamında Türkler ve Macarlar I. Dünya Savaşı’nda müttefik olarak savaşmışlardır. Savaş sonrasında her iki imparatorluk da yıkılmış; bunun devamında Macaristan bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkarken, Türkler de Milli Mücadele sonrasında yeni bir devlet kurmuştur. Anadolu’da verilen Milli Mücadeleye destek olan Macarlar, Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından önce Anadolu’ya Jeno Ruszkay adında bir temsilci göndererek Türklerle diplomatik ilişkiler tesis etmenin yollarını aramışlardır.
Ruszkay’ın Anadolu’daki temasları neticesinde Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan arasında 18 Aralık 1923 tarihinde “dostluk anlaşması” imzalanarak, I. Dünya Savaşı’ndan sonra bir süreliğine kesintiye uğrayan resmi ilişkiler yeniden tesis edilmiştir. Resmi ilişkilerin yeniden tesis edilmesini karşılıklı elçiliklerin açılması takip etmiştir. Macaristan Kral Naibi Horthy, I. Dünya Savaşı sırasında Orta Doğu’da görev yapan ve Türk kültürünü yakından tanıyan deneyimli bir diplomat olan László Tahy’yi Türkiye’ye elçi olarak atarken, Mustafa Kemal Paşa Milli Mücadelede değerli katkısı olan ve yakından tanıdığı bir isim olan Hüsrev Gerede’yi Budapeşte’ye elçi olarak atamıştır.
Her iki lider de Türk-Macar ilişkilerine en iyi hizmeti verebilecek güvenilir ve yakından tanıdığı isimleri elçilik görevine getirmiştir. Atatürk döneminde en uzun görev yapan elçi László Tahy olmuştur. László Tahy’den sonra Türkiye’ye atanan diğer büyükelçiler Arnóthy Mihály Jungerth ve Zoltán Máriássy’dir. Atatürk döneminde görev yapan her üç büyükelçi de Türk-Macar ilişkilerinin geliştirilmesi için büyük çaba sarf etmişlerdir. Büyükelçilerin Türk kültürünü yakından tanıyor olmaları, görev aldıkları süre boyunca Türk halkı ve Türk diplomatlar ile iyi ilişkiler kurmalarında kolaylık sağlamıştır.
Karşılıklı elçiliklerin açılması sonrasında Türkiye’ye atanan ilk Macar elçisi olan László Tahy’nin görev yaptığı dönemde (1924-1933) Türk-Macar ilişkileri kültürel, siyasi ve iktisadi anlamda önemli bir ivme kazanmıştır. İkili ilişkiler, 1920’li yılların ortalarında her iki ülkenin de kendi iç meselelerini halletmeye ağırlık vermesi nedeniyle belirli bir seviyenin üstüne çıkamasa da, bu ilişkiler 1920’li yılların sonlarına gelinirken oldukça hızlı şekilde gelişmeye başlamıştır. 1928 yılında her iki ülkenin diplomatları bir tarafsızlık ve hakem anlaşması yapılması için büyük çaba sarf etmişlerdir. Bu çabaların sonucunda 1929 yılında iki ülke arasında İtalya’nın da önemli çabaları neticesinde “tarafsızlık ve hakem anlaşması” imzalamıştır. Bu anlaşmanın ardından 1930 yılında Macar Başbakanı István Bethlen Türkiye’yi ziyaret etmiş, 1931 yılında da İsmet İnönü Macar Başbakanı’nın ziyaretini iade etmiştir.
İki ülke başbakanlarının karşılıklı ziyaretleri gelişmekte olan ilişkileri daha iyi seviyeye çıkarmış ve kardeşlik duygusunu güçlendirmiştir. Nitekim 1930’lu yılların başından itibaren Avrupa’daki ve Balkanlar’daki konjonktürel değişimler Türk-Macar ilişkilerinin seyrini derinden etkilemiştir. Macaristan, çıkarları doğrultusunda kendisi gibi revizyonist bir politika takip eden İtalya’ya yaslanmış, Türkiye ise statükonun korunmasını destekleyerek Balkan Paktı’nın kurulmasında etkin bir rol oynamıştır. Türkiye, Macaristan’ı Balkan birliğinin bir üyesi yapmaya çalışsa da bunda başarılı olamamıştır. İki ülkenin çıkarlarının çatışması, ilişkilerin gerginleşmesine neden olmuştur. 1933 yılında Macar Başbakanı Gyula Gömbös’ün revizyon isteklerine destek sağlamak için çıktığı Türkiye ziyareti de bir sonuca ulaşamayınca, artık iki ülke farklı siyasalar takip etmeye başlamış ve böylece ilişkiler gerilemeye başlamıştır (1933-1938).
Macaristan, İtalya ve Bulgaristan dostluğunun yanında, Hitler’in başa geçmesi sonrasında Almanya’nın da desteğini sağlayarak, revizyon isteklerini daha güçlü şekilde dile getirmeye başlamıştır. Türkiye’nin Fransa, İngiltere ve Küçük Antant devletleri ile ilişkilerini düzelterek Saldırganın Tarifi Sözleşmesi’ne imza atması Macaristan’ın tepkisini çekmiştir. İki ülkenin dış politikalarının zıtlaşması, Türkiye ve Macaristan’ın farklı siyasi oluşumlarda yer almalarına neden olmuştur.
Nitekim II. Dünya Savaşı’na doğru gidilen süreçte yaşanan tüm olumsuz gelişmelere rağmen Türk ve Macar devlet adamları iki ülkenin kardeşliğine vurgu yapan açıklamalarda bulunmaya dikkat etmişlerdir. Bununla birlikte Macar elçileri Türk-Macar ilişkilerinin iyi bir çizgide devam etmesi için ellerinden geleni yapmışlar ve Macaristan Dışişleri Bakanlığı’na göndermiş oldukları raporlar aracılığıyla Macaristan’ın Türkiye siyasetine doğrudan etki etmişlerdir.
2001 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Bahçelievler Aydın Doğan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde gazetecilik eğitimi aldı. Öğrenimine Beykent Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünde devam etmektedir. Medya alanında birçok projede ve etkinliklerde bulundu. Faal olarak Tarihî Haber’de editörlük yapmaktadır.